Recaizade Mahmut Ekrem(1847 – 1914)
Tanzimat döneminin önemli edebiyatçılarından biri olan Recaizade Mahmut Ekrem 1 Mart 1847'de İstanbul'da doğdu. 1858'de Mekteb-i İrfan'da öğrenimini tamamladı. Hariciye Mektubi Kalemi'ne memur olarak girdi. Bu görevi sırasında Namık Kemal ile tanıştı ve onun yönetimindeki Tasvir-i Efkar gazetesinde yazmaya başladı. 1867'de Namık Kemal Avrupa'ya kaçarken gazetenin yönetimini Recaizade Ekrem'e bıraktı. Siyasetle ilgilenmedi ve kendisini tamamen edebiyata verdi. Yazılarını Ahmet Mithat Efendi'nin çıkardığı Dağarcık dergisinde yayımlamaya başladı. Batı edebiyatından çevirmeler yaptı.
1877'de Şura-yı Devlet üyeliğine getirildi. 1878'de Mülkiye Mektebi'nde başladığı öğretmenlik mesleğini Galatasaray Sultanisi'nde sürdürdü. Bu okullarda verdiği derslerin notlarını 1883'te Talim-i Edebiyat kitabında topladı. Bu kitap özellikle şiir konusunda getirdiği yeni bakış açısı ile önemli bir yapıttı. 31 Ocak 1914'te İstanbul'da öldü. Öldüğünde Meclis-i Ayan üyesiydi. Recaizade Ekrem'in Türk edebiyatına önemli katkılarından biri de 1895'ten sonra öğrencilerini Tevfik Fikret'in yönetiminde Servet-i Fünun dergisi çevresinde toplaması ve Edebiyat-ı Cedide'nin doğuşuna öncülük etmesidir.
- “Üstat” olarak bilinir.
- II. Topluluğun önder nitelikli üyesidir.
- Şiir, hikâye, roman, tiyatro, eleştiri türlerinde eserler vermiştir.
- “Her güzel şey şiirin konusu olabilir.” görüşüyle Türk şiirinin konusunu genişletmiştir.
- “Sanat sanat içindir.” anlayışına bağlıdır.
- İlk realist roman olan Araba Sevdası’nda “Bihruz Bey” karakterinden hareketle yanlış Batılılaşmayı eleştirmiştir.
- Muallim Naci’yle eski-yeni edebiyat tartışmalarına girmiş; yeni edebiyatı ve “kulak için kafiye” anlayışını savunmuştur.
- Tartışmalar sırasında etrafında toplanan gençler üzerinde etkili olan yazar, Servet-i Fünun’un hazırlayıcısı olmuştur.
- Şiirlerinde romantiktir.
- Romanlarında realizmin etkisindedir.
- Talim-i Edebiyat adlı edebiyat bilgilerini içeren bir ders kitabı yazmıştır.
Eserleri
Şiir: Name-iSeher, Yadigar-ı Şebab, Zemzeme (3 cilt)
Roman : Araba Sevdası, Öykü; Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi, Şemsa
Oyun : Afife Anjelik, Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç, Çok Bilen Çok Yanılır,
Çeşitli ; Talim-i Edebiyat, Takdir-i Elhan, Pejmürde, Nijad-Ekrem.
Recaizade Tanzimat’ın birinci dönemi ile ikinci dönemi edebiyatı arasında birleştirici bir çizgi görevindedir. Recaizade’nin eserlerinde realist anlayışı buluruz. Recaizade Mahmud Ekrem’ in ilk yazıları kitap halinde değil gazetelerde yayınlanmıştır. Güzel sanatlarla edebiyat arasındaki ilişkiyi eserlerine yansıtmıştır. Eserlerinde sıkça tasvir kullanmıştır.
Recaizade Araba Sevdası adlı romanını da yanlış yenileşmeyi ele almak üzere kaleme alır. Romanda gerek vaka gerekse karakterler tamamı ile yerli ve tabidir. Karakterlerin ve olayların tasvirinde realizme sadık kalmış, 1880 den sonra görülmeye başlayan realist eğilime başarılı bir örnek olmuştur. Araba Sevdası alafranga ve hissi terbiyenin hicvidir. Bu açıdan Felatun Beyle Rakım Efendi eseriyle arasında benzer bir tema vardır.
Recaizade Mahmut Ekrem Eser Özetleri
Araba Sevdası: Türk edebiyatının ilk realist romanı sayılan bu yapıtta, Batılılaşmayı gereği gibi kavrayamayıp hazmedemeyen ve Avrupa uygarlığının süs, giyiniş gibi yalnız dış yanını görüp taklit eden kimselerin toplum içindeki gülünç durumları gösterilmeye çalışılmıştır. Nazlı büyütülmüş, üstünkörü bir öğrenim görmüş Bihruz Bey, bir Osmanlı paşasının oğludur. Babası ölünce Bihruz’la cahil ve saf annesine büyük bir miras kalır. Yirmi dört yaşlarındaki Bihruz Bey, hazır paranın bitmeyeceğini sanarak kendini gezmeye, eğlenceye kaptırır. Alafranga giyinmek; terziler, garsonlar ve ayakkabıcılar arasında yarım yamalak öğrendiği Fransızca sözcükleri kullanmak onun başlıca meraklarıdır. Kısaca, Bihruz Bey, “Batılılaşma”yı yanlış anlamış bir “züppe” tipidir. Bihruz Bey bir gün, İstanbul’un o zamanki gezinti yerlerinden Çamlıca Tepesi’nde genç ve güzel bir kadın görür. Hayalinde onu kibar bir aile kızı olarak tasarlar. Ona sırılsıklam âşık olmuştur. Ertesi hafta yine oraya gider ve bin bir özenle yazdığı mektubu onun arabasına atar. Fakat bir daha onu hiç göremez. Yemeden içmeden kesilir, yataklara düşer. İşini, annesini ihmal eder. Bihruz Bey, bir daha göremediği Periveş adındaki kadının aşkıyla yanarken dalkavuk ve yalancı arkadaşı Keşfi Bey, Bihruz’a Periveş’in öldüğünü söyler. Âşık Bihruz, şimdi Periveş’in hiç değilse mezarını bulma sevdasındadır. İstanbul’un bir başka eğlence yeri Şehzadebaşı’nda bir ramazan akşamı gezinirken Periveş’e çok benzeyen bir kadına rastlar; onu Periveş’in ablası zanneder; kadından kardeşinin mezarının yerini sorar. Bihruz Bey’in ahmaklığını anlayan Periveş, ona aradığı kadının kendisi olduğunu söyler. Hayalinde yücelttiği sevgilisinin bir sokak kadını olduğunu anlayan Bihruz Bey, büyük bir hayal kırıklığına daha uğrar.
Atala: (Amerika Vahşileri) adlı eseri, Fransız romantiklerinden Chateaubriand’ın aynı adlı romanının tiyatroya uyarlanmış biçimidir. Türk edebiyatında romandan tiyatroya çevrilen ilk eserdir.
Talim-i Edebiyat: Edebiyat ile ilgili teorik bilgilerin verildiği bir ders kitabıdır. Günümüzdeki ders kitaplarının temeli Talim-i Edebiyat’a dayanır.