Rönesans

-A A +A

     

         XVI.yy’da Avrupa’da Ortaçağ’dan sonra, hümanizm etkisiyle meydana gelen eski klasik aleme dayanan bilim ve sanat akımıdır. Rönesans Hümanizm kuvvetlenmesi sonu XV.yy başlarında İtalya’da doğmuş, oradan öbür Avrupa ülkelerine yayılmıştır.

       Rönesans bir yeniden yapılanma hareketi olmasına karşın hemen hemen işlediği bütün konu ve sorunlarda Antik çağ felsefesini temel ve örnek almış, onu yeniden inceleyip, değerlendirmiştir. Antik çağ felsefesinden çok şey öğrenmiş, bu felsefe ile pişmiş ve sonraları kendinden de öğeler katarak geliştirmiş ve kendisinden sonraki 17. yüzyıl ve yeniçağ felsefesinin hizmetine sunmuştur. Böylece de bugün bile geçerli olan modern insan kavramının yaratıcısı olmuştur.

       Aslında Rönesans akımını Antik çağ felsefe ve kültürünün ve otoritelerinin tekrar canlandırılıp, taklit edilmesi olarak kabul etmek de tam doğru değildir. Bu yaklaşım yanlış olmasa bile ancak çok dar kapsamlı bir yaklaşım olabilir. Çünkü Rönesans oluşumu çok daha geniş ve temelli bir oluşumdur.

                Rönesans Fransızca “Yeniden Doğuş” demektir. Rönesans inanç ve ahlâkta özgürlük, dinin baskısına karşı koyma, bireyin kararlarına saygıyı savunur. Rönesans tabiat ve insana dönüştür.

Gangorizm: <yabancı sözler, sanatlı mecazlar, yepyeni kelimeler, anlaşılması  güç bir edebiyat anlayışı bu dönemde doğmuştur.

Manierizm: Sözcüklerin biçim içinde istifi(gongora ve Marino)

Rönesans sanatçıları ortaçağın yobazca din duygularına mistik inançlarına karşı büyük bir devrim başaran everensel kültürlü kimselerdir.

Rönesans’ı tam anlamak için onu ortaçağ ile karşılaştırmak gerekir:

Orta Çağ

Rönesans

       Ortaçağ’ da insan yaşam ve kültürünü düzenleyen hiristiyan dini ve onun yöneticisi olan katolik kilisesidir. Kilise her konuda mutlak otoritedir. Onun düşünce ve inançları kutsaldır ve üzerlerinde tartışılması bile olası değildir. Ortaçağ filozof ve düşünürüne düşen görev kilise öğretisini (skolastik öğreti) mantıksal bir takım oyunlarla temellendirmek ve savunmaktır

       Buna karşılık Rönesans’ın ana eğilimi kendini her türlü bağlılıktan sıyırmak, kendini özgürce incelemektir. Rönesans insanı doğa ve yaşam üzerindeki gerçekleri arar ve bu gerçeklere yalnızca akıl ve deney yolu ile ulaşmaya çalışır.

       Ortaçağ skolastik felsefesi tamamen kiliseye bağlı ve bütün hiristiyan alemini bir şemsiye gibi saran ve bütün bu alem içinde etkili olan bir felsefedir. Yalnızca Latince ile işlenir. Ana teması hiristiyan inançlarının savunulup, temellendirilmesidir. Bu felsefede çeşitli ırklar ve uluslar yoktur, yalnızca hiristiyan alemi vardır.

       Rönesans felsefesi ise karşımıza artık kendi ulusunun karakterleri ve özellikleri ile çıkar, yaptıklarını kendi ulusal dilinde verir.
Konuları çeşitlilik kazanmış ve ön yargılardan, doğmalardan sıyrılmıştır, doğruları kendi öz yargıları ve gözlemleri ile arar.

       Ortaçağ düşünür ve filozoflarının tamamı din adamı, yani hiristiyan kilisesinin hizmetkarlarıdır.

       Rönesans düşünür ve filozofları ise yazarlar, araştırmacılar ve üniversite öğrencileridir.

        Ortaçağ insanının belirmiş bir kişiliği yoktur. Ondan beklenen ödev tanrının buyruklarına itaat etmektir. Bu dünyanın nimetlerine yüz çevirmek, kendini öteki dünya nimetlerine layık hale getirmektir. Rönesans insanı ise kişiliğini arayan, soran, araştıran, benliğinin bütün canlılığını ortaya koyan kişiliği ve özelliği olan bir bireydir, individualisttir.

       Rönesans Avrupa kültür tarihinde yaşanmış olan bir çağdır. Avrupa kültürüne özgü ve ona ait olan bir oluşumdur. Hatta bu kültüründe Latin-German yelpazesinin bir eseridir.

 

Rönesans’ın en önemli özellileri arasında çeşitli gelişmelerin bu çağda başlamış olmasıdır. Bunlar; bilimsel çalışmalar, coğrafik keşifler, matbaanın bulunmasıdır. Matbaayla birlikte bakır ce ağaç oymacılığın baskı teknolojisiyle beraber gelişmesi de çok önemlidir.

Belli Başlı Sanatçıları ve eserleri şunlardır:

Michel Montaigne (1533-1592): Fransız deneme yazarı.

Francis Bacon (1561-1626): İngiliz devlet adamı ve flozof, denemeleriyle meşhur.

Thomas More (1478-1538): İngiliz yazar ve devlet adamı ve hukukçu, 1516’da yazdığı Ütopya’da ideal hayali bir ada ülkenin siyasi sistemini tarif ediyordu.

François Rabelais(1490-1553); Fransız edebiyatının Rönesans’ının en ünlü kurgu yazarı ve döneminin önde gelen tıp otoritelerinden biri.Gençliği  türlü manastırlarda geçmiştir. Ana eseri Gargantua ve Pantagruel´dir.

Miguel de Cervantes ( 1547-1616), İspanyol romancı, şair ve oyun yazarıdır. ünlü eseri Don Quijote (Don Kişot)'u hapishanede kaleme almıştır ve bu eseri sayesinde tüm dünyada tanınmıştır. Eserde yazarın kendi hayatıyla alay ettiği ve kahramanla aralarında çokça benzerlikler olduğu görülür. Don Kişot dünyanın en çok okunan eserlerinden biridir ve 38 dile çevrilmiştir.

William Shakespeare  ( 1564-1616), İngiliz şair ve tiyatro oyun yazarıdır.

Komedileri: Bir Yaz Gecesi Rüyası, Onikinci Gece  , Venedik Taciri
Trajedileri: Romeo ve Juliet , Hamlet,Macbeth,  Kral Lear, Antonius ve Kleopatra  , Othello 
Şiirleri: Soneler

Rönesans’ın sonlarına doğru yani XVII.yy başlarında sağduyu(Akılcılık) sanatın en belirgin özelliği  oldu. Eserlerde eski Yunan Edebiyatının kuralları uygulandı. Ancak bu körü körüne bir taklit değildi. Dramda üç birlik kuralı uygulanırken korolar kaldırıldı. Böylece Klasizm başlamış oldu.

Test Çöz