Osmanlı Devleti hiçbir zaman kapılarını dünyaya kapatan içine kapanık bir devlet olmamıştır. Kuruluş yıllarında Selçuklu geleneğinden gelen Arap-Fars kökenli devlet adamlarını hizmetine aldığı gibi bölgede yaşayan kimi Bizans beyleri de hizmete alınmış ve Doğu Roma-Bizans’ın siyasi-kültürel ve askeri özelliklerinden faydalanılmıştı (Yeniçeri Ocakları).
Bir dönem Macaristan’ı elinde bulundurmuş, Doğu Avrupa’yı fetih ya da siyasi etkisi ile kendine bağlamış bir devlet olarak Batı’da olan bitenden habersiz olduğunu düşünmek son derece yanlış bir değerlendirme olur. Nitekim Avrupa’daki reform hareketlerini yakından takip etmiş, Hristiyanlığın bölünmesinin kendisi için faydalı olacağını düşünüp, Avrupa’daki mezhep savaşlarında Protestanları destekleyerek Avrupa’da ulus devletlerin kurulmasında etkili olmuştur.
Ancak Osmanlı devlet yapılanmasında Türk medeniyeti-örfü, İslam kültür ve medeniyeti esas alınmıştı. Kurumlar gücünü büyük ölçüde ticaret yollarından, fetihlerden, vasal devletlerden alınan vergilerden alıyordu. Yeni keşiflerle ticaret yollarının değişmesi; Amerika kıtasının bulunması ve Avrupa’nın zenginleşmesi; II. Viyana kuşatmasında ağır bir yenilgi alan Osmanlı ordusunun yenilmez olmadığının anlaşılması; vasal devletlerin vergilerini ödememek için sık sık isyan etmesi; sürekli kaybedilen savaşlar-İç İsyanlar-Salgınlar Osmanlıyı yeni arayışlara itmiştir. Bu ihtiyaca çoğu 7. 8. Yüzyıllarda oluşturulmuş kurumlar cevap verememiş bu da Osmanlının yüzünü Batılı kurumlara dönmesine yol açmıştır.
Osmanlı Batılılaşması, varlığını sürdürmeye dönük savunmacı bir Batılılaşmadır. Osmanlı Devleti'nin "Batılılaşma ve çevreselleşme süreci içinde altyapısını belli kesimlerde de olsa kendi denetimi altında tutarak geliştirmeye çalışması, onu yeni teknolojileri benimsemek ve ülke içinde yeniden üretilir hale getirecek biçimde eğitim sistemini yeniden düzenlemek durumunda bırakmıştır.
Osmanlı Devleti'nde özellikle 18. yüzyılda başlayan Batılılaşma ile, sivil ve askerî alanda birçok Batılı uzman gelmiş bu uzmanların raporlarından ya da öğretmenliğinden yararlanma yoluna gidilmiştir.
Sultan III. Ahmed döneminde yaşayan Yirmisekiz Mehmet Çelebi 1720 yılında Fransa’ya büyükelçi olarak gönderildi. Osmanlı Devleti'nde ilk defa olarak devamlı bir elçilik görevi ülke dışına çıkan devlet görevlisi olan Mehmed Çelebi, Paris’te on bir ay kaldı. Dönüşünde, seyâhati sırasında gördüklerini bir kitap halinde padişaha sundu. Mehmed Efendi'nin, "Fransa’nın vesait-i umran ve maarifine dahi layıkıyla kesb-i ıttıla ederek kabil-i tatbik olanların takriri" için gönderildiği elçiliğini anlattığı Sefâretnâme’si tarihî ve edebî açıdan bu alanda yazılmış en önemli eserlerden biri 1757’de Fransızca'da ilk defa 1842’de çevrilmiş ve basılmıştır.
III. Ahmet döneminde Paris Elçiliğinde görevli Mehmet Sait Efendi(Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin oğlu) ile İbrahim Müteferrika’nın(Macar Asıllı) ortak çabasıyla 1727’de ilk kez Türkçe basım yapan bir matbaa kuruldu. Patrona Halil İsyanı sırasında basılan matbaada bulunan Müteferrika ölesiye dövülürken matbaası tahrip edildi.
1773’te Fransızların yardımıyla Mühendishane- i Bahr-i Hümayun ’un kurulması III. Mustafa
Mühendishane- i Berr-i Hümayun açıldı (1795) III.Selim
Paris, Berlin, Viyana gibi Avrupa başkentlerinde elçilikler açıldı (1793).
Nizam-ı Cedit adıyla yeni bir askeri gücün oluşturulmasına karar verdi III.Selim 1792-1798
(1806’da çıkarılan Sırp isyanı, 1807’de Rusya’ya harp ilanı ve İngiliz donanmasının İskenderiye’yi işgali, tamamen Osmanlı Devletinin bu gelişme programını önlemeye yönelikti. 29 Mayıs 1807’de, Sultan Üçüncü Selim Hanı tahttan indirip, yerine Sultan IV Mustafa geçirdiler.Mustafa III.Selim’i öldürüp nizam-ı cedid ordusunu dağıttı. Ancak Alemdar Mustafa Paşa 1808’de I. Mahmut’u öldürmekten kurtarıp tahta çıkardı. I. Mahmut IV.Mustafa’yı öldürttü.)
Şeyhülislamlık makamını Fetvahane(Diyanet İşleri) adıyla devlet dairesi konumuna getirdi.
II. Mahmut
Yeni ordunun ceket ve pantolondan oluşan bir üniforma giymesi bu dönemde (II. Mahmut) kararlaştırıldı. Daha sonra bir yönetmelik çıkarılarak, sivil kesimde yeni kıyafete yöneltildi. Ulema dışındaki memurlar için fes zorunlu tutuldu. Yalnızca ulemanın cübbe ve sarık kullanmasına izin verilirken, bunun dışındakiler için redingot, pelerin, pantalon, siyah derili potin kullanılması uygun görüldü. Önce Sultan II. Mahmut ve saray çevresi bu giysileri giydi. Sonra memurlar da böyle giyinmeye başladılar.
Sonra buna fes eklendi.
Tıphane kuruldu (1806)
1821’de kurulan Tercüme Bürosu da âdeta bir yabancı dil okuluydu.
1824’te eğitimle ilgili önemli bir yenilik yapıldı: İstanbul içinde ilköğretime zorunluluk getirildi
Askerî Mekteb-i Tıbbiye açıldı (1827).
1830 yılında II. Mahmud'un ,steğ, üzerine Avrupa'ya ilk öğrenciler gönderildi.
Takvim-i Vekayi adıyla resmî nitelikte bir gazetenin çıkarıldı.1831
Mızıka-i Hümayun kuruldu. Bir Yeniçeri teşkilatı olan Mehter bölüğü kaldırıldı. Yeniçeri Ocaklarıyla beraber Mehter Bölüğü’ne ait her şey yok edildi. (1831),
1831’de Türkiye’de ilk kez nüfus sayımı yapıldı.
1834’te posta sistemi kuruldu.
Mekteb-i Harbiye duruldu (1834)
1838’de ilk ortaöğretim kurumu olan rüştiyelerin açılması kararlaştırıldı. Ancak uygulama 1847’de gerçekleştirilebildi.
Mekteb-i Maarif-i Adliye, Mekteb-i Ulûm-u Edebiye adlarıyla açılan iki orta dereceli okul ile bu eğitim için hazırlığa başlandı (1838-1839).
Medrese dışındaki eğitim Nafia Nezaretine bağlandı. Devlet, gereken elemanları medrese dışında kendi kurduğu okullarda yetiştirmeye başladı.
1840’ta Ceza Kanunnamesi yayımlandı.
1846’da Meclis-i Maarif-i Umumiye kuruldu
1850’de Ticaret Kanunnamesi yayımlandı.
Telgraf ilk defa Tanzimat döneminde kullanılmaya başlanmıştır (1854)
Laik kanunlar ilk defa Tanzimat döneminde çıkarılmaya başlandı.
İlk kız rüştiyesi İstanbul’da kuruldu (1858).
1864’te Vilayet Nizamnamesi yayımlandı.
1841’de ilk kağıt para çıkarıldı. Hazine bonosu biçimindeki bu paranın adı "kaime" idi. Fakat beklenen sonuç alınamayınca, 1844’te kaldırıldı.
Demiryolları da ilk kez bu dönemde yapılmaya başlamıştır.1866
Galatasaray Sultanîsi kuruldu.1868
Robert Koleji Christopher Rhinelander Robert ve Cyrus Hamlin tarafından 1863'te kurulmuştur.
Amerikan Kız Koleji kuruldu.1871
Darüşşafaka açıldı. 1873
Rüştiyenin üzerinde öğretim yapan idadîlerin ilki ise 1873’te kuruldu.
Bankalar kurulmaya başlandı. İlk kurulan banka olan İstanbul Bankası çok geçmeden kapandı. Menafi Sandığı adıyla kurulan kurum(Mithat Paşa 1863) ise 1888’de Ziraat Bankasına dönüştürüldü.
İlk borç para Tanzimat döneminde alındı. Fakat faizleriyle birlikte büyük bir sorun olan bu borç, sonunda devleti iflâsa sürükledi ve 1881’de Düyun-ı Umumiye’nin kurulmasına yol açtı
Darülmuallimîn-i Sıbyan, (Sınıf Öğretmen Okulu)1868
Darülmuallimîn-i İdadî (Lise Öğretmen Okulu) 1868
Darülmuallimat kız çocuklara bayan öğretmen yetiştirmek için açıldı (1870).
Mekteb-i Mülkiye kuruldu.1859
1875’te askerî rüştiyeler öğretime başladı.
1846’daki ilk denemeden sonra 1870’te Darülfünun (üniversite) kurulmuştur. Ancak iftiralar üzerine ertesi yıl kapatılır. 1876’da yeniden aynı adla açılır.
1851’de üniversitede okunacak kitapların hazırlanması için kurulan Encümen-i Daniş ise bilim akademisi niteliğinde önemli bir kurumdur.
Cumhuriyet Döneminde Batılaşma Hareketi
Cumhuriyet’e gelinceye dek, batılılaşma, gerilemeye başlamış olan Osmanlı Devletindeki bu geriliğin nedeni olarak görülen kurumların yanına batı tarzı kurumları koymak olarak görülüyordu. Ancak belli alanlarda yeni kurumlar açmak, çağdaşlaşmak için yeterli olmuyordu. Eski ile yeninin bir arada oluşu, yenilik hareketlerini baltalıyordu. Batılılaşma, Kurtuluş Savaşının ardından Osmanlı İmparatorluğunun sona erdirilip, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile yeni bir döneme girdi. Büyük Önder Atatürk’ün başlattığı devrimlerle batılılaşmanın anlamı "çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma" başka bir deyişle “çağdaşlaşma” olarak belirginleşti.
Siyasi alandaki devrimler
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
Ankara'nın Başkent Olması (13 Ekim 1923)
Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Çok Partili Rejim Denemeleri ( Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1924, Serbest Cumhuriyet Fırkası, 1930)
Kadınlara siyasi hakların verilmesi (1930 Belediye - 1933 Muhtarlık - 1934 Milletvekili)
Toplumsal ve Sosyal alanda yapılan devrimler
Kadınların Erkeklerle Eşit Haklara Sahip Olması(1934)
Şapka ve Kıyafet Devrimi (Şapka Kanunu), (25 Kasım 1925)
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması (26 Kasım 1934)
Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
Laiklik (1928)
Milletlerarası Takvim ve Saatin, Yeni Rakamların Kabulü ve Ölçülerde Değişiklik (26 Aralık 1925 - 26 Mart 1931)
Tekke ve zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
Eğitim ve kültür alanındaki
Millet Mekteplerinin Açılması (1928)
Öğretimin Birleştirilmesi (3 Mart 1924)
Medreselerin Kapatılması (1924)
Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (1926)
Harf Devrimi (1 Kasım 1928)
Güzel Sanatlarda Yenilikler(1928)
Türk Tarih ve Dil Kurumlarının Kurulması (12 Nisan 1931, 12 Temmuz 1932)
Dil Devrimi (1932)
Üniversite Reformu (1933)
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
Ekonomi alanındaki devrimler
İzmir İktisat Kongresi (1923)
Aşar(Öşür) Vergisinin Kaldırılması (17 Şubat 1925)
Çiftçinin Özendirilmesi(1925)
Örnek Çiftliklerin Kurulması (1925)
Tarım Kredi Kooperatiflerinin Kurulması (1925)
Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926)
Sanayi Teşvik Kanunu (28 Mayıs 1927)
Toprak Reformu (1929)
I. ve II. Kalkınma Planları (1933, 1937)
Yüksek Ziraat Enstitüsü'nün Kurulması (1933)
Ticaret ve Sanayi Odalarının Kurulması (1935)
Hukuk alanındaki devrimler
Mecellenin Kaldırılması (1924 - 1937)
Türk Medeni Kanunu (1924 - 1937)
Türk Ceza Kanunu (1926).
Yeni Anayasanın Kabulü (1924)
Teşkilat-ı esasiye Kanunu (1921)
Şer'iyye Mahkemelerinin Kapatılması (1924)