Dimitri Karaçoban (1933-1986)
Komrat'a bağlı Beşalma köyünde doğan ve Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü'nden mezun olan Dimitri Karaçoban etnolog, müzeci, ressam ve edebiyatçı olarak tanınır. Doğduğu köyde bir etnoloji müzesi kurmuş ve burada 20 yıl boyunca müdürlük yapmıştır. Kurduğu ve uzun yıllar müdürlüğünü yaptığı müzeye 1988 yılında DimitriKaraçoban'm adı verilmiştir. 1957 yılında
Moldava Sosyalisti gazetesinin haftalık ilavesinde çıkan şiiriyle edebiyat hayatına atılan Karaçoban'm ilk şiir kitabı 1963'te çıkan İlk Laf 'tır. Bu eserini Yanıklık (1968),Bayılmak (1969), Persenglar (1970), Alçak Saçak Altında (hikâye 1966) adlı eserleri takip eder. Şiirlerinden yaptığı seçmeleri Stihlar (1984), nesirlerinden yaptığı seçmeleri de Proza (1986) adıyla yayımlar. Karaçoban'm PrizDimitri Karaçoban (1933-1986) vaniye Serdtsa (1970) "Ruhun Tutkusu", Zelenoya Plamya (1972) "Yeşil Alev", Azbuka Otkntiy (1989) "Başlangıç" adlarını taşıyan üç şiir kitabı Rusça olarak çıkmış, bazı şiirleri Azerbaycan Türkçesine aktarılmıştır. Eserlerinde çoğu kez felsefî bir derinlik ve hayatın türlü cephelerinin renkli görüntüleri göze çarpan Karaçoban, çağdaş Gagavuz insanının ve kültürünün bir sözcüsü gibi davranmış, ayrıca Nasrettin Hoca fıkraları ve masallar derlemekten, şiirlerinde mâni gibi halk edebiyatı nazım şekillerini kullanmaktan geri durmamıştır. Sabaa Yıldızı dergisinin 1997 yılında çıkan 3. sayısının kapağında bir resmine yer verilen ve eserlerinden örnekler sunulan Dimitri Karaçoban, eşinin ölümünün ardından kendini bir trenin önüne atarak intihar etmiştir. Oğlu Afanasi
MAANİLÂR
Küçüktân biz hep bilâ
,büük olduk büüyâ-büüyâ.
Sindi gel, dâ olalım: .
Sân gelin, bân dâ güvâ.
* * *
Şeker tatlı, tuz tuzlu, bân -
çocuklu, sân- kızlı.
İkimiz dâ biz havez
,ha evlenelim hızlı.
* * *
Ha gidelim mantara,
mantar hiç toplamaylım.
Sarılıp öpüşelim,
havezi saklamaylım.
* * *
Ah, ne genç-genç kızçazlar
meydana toplaşırlar!
Bân sandım, onnar yaban,
Onnar sa yaklaşırlar.
* * *
Gençlâr geçer sokaktan,
Sokak öter sıklıktan
.Üç saat sevdim yârimi
,-elim acıer sıkmaktan.
* * *
Oldum otuz yaşında,
da başladım bân senmââ
Sokakta sa kızçazlar
olmuşlar - taman sevmââ.
* * *
Gezdim orda-burda,
geçtim her bir aradan:
her erlerdâ geziner
bir kızçazlan bir olan.
* * *
Açan günçâz kauşer,
küydâ gençlâr kaynaşer.
Neriy uura12 - her erdâ
kızlan çocuk bakışer.
* * *
Durer sarı gündöndü
kuş imiş tenesini.
Kızçaz sudan tâ geldi
yâr öpmüş çenesini.
* * *
Say başkalarını,
ama sev karını,
zerâ sel gidecek,
ama kum kalacak
bila: birlikte havez: heves sıklıktan:ıslıktan senmaa: solmaya taman:tamam neriy urra:nereye uğrasan zera:zira