Mesur Şiir

 MENSURE (Mensur şiir)

         Duygu, düşünce, yaşam ya da hayalleri şiir inceliğinde anlatan düzyazı türü. İç uyuma önem verildiği için dilbilgisi kurallarına uygunluk aranmaz. 19. Yüzyılda Fransız edebiyatında ilk örnekleri görüldü. Şinasi’nin Fransız edebiyatından yaptığı şiir tercümeleri edebiyatımızdaki ilk örneğidir. Fransız edebiyatından etkilenerek "servet-i fünun"cuların da denedikleri bir türdür. Biçimsel olarak düz yazıya, anlatım ve üslup olarak da şiire benzer. Olay, ahenk ve ritim unsurlarıyla yazılır.
        Ölçü ve uyak koşuluna bağlı kalınmadan, düz yazıyla şiirsel söyleyişin amaçlandığı yazıdır. Şiirselliği sağlamak için cümlede iç uyum gözetilmiş, imgeden, şairane benzetmelerden yararlanılmıştır. Fransız edebiyatında Baudelaire’in yaygınlaştırdığı (Küçük Mensur Şiirler, 1860) mensur şiirin Türk edebiyatındaki ilk örneklerini Halit Ziya Uşaklıgil vermiştir: “Mensur Şiirler” (1889). Edebiyatı Cedide, Fecri Ati ve Millî Edebiyat döneminde yaygın biçimde kullanıldı. Mensure adı da ilk örneklerden sonra 20. yüzyılda verildi.
        "Mensur şiir" adı, 1886`da Halid Ziya`nın Hizmet gazetesinde yazdığı ve daha sonra "Mensur Şiirler" başlığıyla topladığı örneklerle Servet-i Fünûn Dönemi Türk Edebiyatında görülmeye başlanmıştır.. Türk Edebiyatı, Tanzimat`ın ikinci dönem sanatçılarının elinde sosyal yarar peşinde koşmaktan uzaklaşarak, bireysel ihtiras ve ferdi duyguları ifade aracına döndüğü dönemde mensur şiirler duyguların ifade tarzlarından biri olarak görülür. Şiirin biçimindeki asıl bilinçli yenilik de bu kuşağın eseridir.
        Mensur şiir,Fransız Edebiyatında "sanatkârane düzyazı" anlamına gelen ve "prose poetique" adıyla anılan bazı eserler kaleme alındıktan sonra, edebi bir tür olarak düzyazı şiirinin ilk örneklerine "Poeme en Prose" adıyla Aloysius Bertrand`?n 1842`de yayımlanan "Gecelerin Gaspard`ını, Maurice de Guerin`in "Le Gentaure" ve "La Bacchante" adlı ürünleriyle izlemesi, bu dönemdeki Fransız sairlerin dikkatinin bu yeni tür üzerinde toplanmasına zemin hazırlar. Çok geçmeden, Baudelaire "Küçük Mensur Şiirler", Arthur Rimbaud "Renkli Gravürler", "Cehennemde Bir Mevsim", Mallarme "Hezeyanlar" adlı eserleri ile görülür. Tür, Fransa`da kimliğini bulduktan sonra diğer Batı Edebiyatlarına da yansır. Pek çok araştırmacı, özellikle Tanzimat`ın İkinci Dönemi ile Servet-i Fünûn Dönemlerinde yapılan mensur şiir çevirilerinin, mensur şiir türünün Türk Edebiyatında doğup gelişmesinde büyük bir etkisi olduğu görüşünde birleşmektedir.

Türk Edebiyatına 1880`li yıllardan sonra giren bir tür olan mensur şiir türünün en güzel örneklerinden biri de Kastamonulu Şair, ilim, ticaret ve fikir adamı Sofuzade Mehmet Tevfik tarafından yazılmıştır. İşte şiir:

Şİ`R-İ MENSÛR

İnsan hava gibi hafîf, su gibi lâtif âteş gibi nazîf toprak gibi
şerîf olmazsa insan olmaz.

İnsan hava gibi seyyâr, su gibi devvâr, âteş gibi kahhâr, toprak gibi
gaddâr olursa insan olmaz.

İnsan hava gibi pür-nûr, su gibi mesrûr, âteş gibi gayûr, toprak gibi
sabûr olmazsa insan olmaz.

İnsan hava gibi cevvâl, su gibi seyyâl, âteş gibi fa`al, toprak gibi
hammâl olmazsa insan olmaz.

İnsan hava gibi semîh, su gibi ferîh, âteş gibi fasîh, toprak gibi
sahîh olmazsa insan olmaz

İnsan hava gibi menşûr, su gibi mensûr, âteş gibi mağrûr, toprak gibi
meftûr olmazsa insan olmaz

İnsan hava gibi rakîk, su gibi amîk, âteş gibi dakîk, toprak gibi
şefîk olmazsa insan olmaz.

İnsan hava gibi ganî, su gibi muğnî, âteş gibi müstağnî, toprak gibi
muğteni olmazsa insan olmaz.

(13 Teşrin-i sâni 1941 Dokuzuncu Defter, s. 49)

 

Test Çöz